11 Ocak 2015 Pazar

Valencia

İyi akşamlar,
Öncelikle yazımı takip ettiğiniz için çoook teşekkür ederek başlamak istiyorum. Umarım sıkılmadan keyifli bir şekilde okursunuz. Bu gün bahsetmek istediğim yer Valencia. İspanya'nın doğu kıyılarında bulunan küçük bir şehir. Ama küçük dediğime bakmayın gezmesi 1 günden fazla zaman aldı. Valencia da ne yapılır? Nerelere gidilir? Nerede kaybolur diyosanız hepsinin cevabını burada bulacaksınız! :)


VALENCİA’DA GEZİLECEK YERLER

Akdeniz’in kıyısında kurulmuş Valencia, denizi, tarihi ve fütüristik mimariyi bir arada görebileceğiniz ender şehirlerden biri. Yazın giderseniz denize de girme fırsatı bulursunuz.
Eski Şehir: Görkemli katedraller, tarihi doku, sokak sanatları ve sayısız barın bulunduğu şehir merkezi Japon turistten, hipster gençlere kadar herkese hitap edecek renklilikte bir skalaya sahip.
Eski şehrin merkezinde gotik Valencia Katedrali bulunuyor. Bu katedralin iki tarafında küçük ve çok iyi korunmuş La Plaza de la Reina ve La Plaza de la Virgen meydanları bulunuyor. Valencia Katedrali’nin tepesi zorlu bir yolculuk olsa da meydanları ve eski şehrin güzel bir manzarasını sunuyor.
La Plaza de la Virgen‘den ilerleyince şehrin en önemli merkezi El Carmen‘e ulaşırsınız. El Carmen’de sanatın duvarlara işlendiği dar sokaklar arasında  sayısız bar, restoran bulabilirsiniz. Oldukça özgür hissettiren bölge farklı kesimlere ve zevklere hitap edecek her türlü mekanı bulmak mümkün. Bölgede barların yoğunlaştığı yerler La Plaza del Negrito ve Baja Sokağı. Daha yerel, biraz daha marjinal mekanlar için Rufaza Sokağı‘na geçebilirsiniz.
Llotja de la Seda: Eski şehirde bulunan en önemli yerlerden biri de UNESCO kültür mirasları listesinde bulunan İpek Marketi. Ortaçağ Avrupa mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan market, döneminin en canlı ticari merkezlerinden biriymiş.
Mercado Central: İspanya’nın en büyük kapalı marketlerinden biri olan yerde, taze balık, et, sebze ve meyve stantlarını gezebilirsiniz. Bizce bir ülkenin, şehrin mutfağını anlamak için en iyi yerler bu tip marketlerdir ve burası da Valencia’nın zengin ve özel mutfağını anlamak için ideal destinasyon. Örneğin Paella’nın pek de bilinmeyen şekilde önemli içeriği olan tavşanları biraz ürkütücü şekilde çengellere asılmış şekilde görebilirsiniz.
Ciudad de las Artes y las Ciencias (Bilim ve Sanat Şehri): Bilim kurgu filmlerinden fırlamış 5 ana binadan oluşan kompleks, şehre yenilikçi şekilde büyük bir değer katıyor ve Valencia’nın geleceğin şehri misyonunu tamalıyor.
Ana binalar; büyük spor, sanat ve moda organizasyonlarının düzenlendiği Agora, opera ve tiyatroların yapıldığı Palau de les Arts Reina Sofia, devasa ekranlarda Imax sinema gösterimlerinin yapıldığı, kimi zaman gece kulübüne de dönüştürülen Hemisfèric , dinazorlardan, uzay bilimi, botanik gibi farklı konularda interaktif, eğlenceli ve eğitici ögelerin bulunduğu Prince Felipe Science Museum ve Avrupa’nın en büyük akvaryumu olan L’Oceanografic… Tüm kompleksin tam anlamıyla hakkını vermek için en az bir gün şart. Hiçbirinin içine girmeseniz bile zaman geçirilebilecek herkese birçok açık alan ve yürüyüş parkuru bulunmakta.
Jardines del Turia (Turia Bahçeleri): Bir felaketten mucize yaratılan bu bahçenin ilginç bir hikayesi var. Birçok kez taşarak şehre zarar veren Turia nehrinin 1957’de taşkını sonucu Turia nehrinin yönünün değiştirilmesi karar verilir.  Oluşan nehir yatakları da örnek bir şehircilik projesiyle, AVM yapılmadan(!) insanların spor yapacağı, dinleneceği, çocukların koşuşturacağı bir bahçeye dönüştürülmüş. İçinde havuzlar, bisiklet yolları, çeşmeler ve çeşitli spor alanları bulunmaktadır.
Biopark Valencia: Yine Turia nehrinin yataklarına kurulan bu hayvanat bahçesi, hayvanları kendi yaşam alanlarında büyük ölçüde kafessiz bir şekilde görme imkanı sunuyor. Leopar, lemur, sırtlan, aslan, zürafa, goril, maymun, gergedan, hippopotam, devekuşu, fil, su samuru, pelikan ve çok daha fazlasını görmek mümkün. Giriş 20 €, en yakın metro durağı Nou d’Octoubre.
La Tomatina Festivali: İnsanların birbirine domates fırlattığı meşhur domates festivali, Valencia’ya oldukça yakın olan Buñol‘da, haziran ayının son çarşambasında düzenleniyor. Tatil planı yaparken denk getirmeye çalışın.
Plajlar: Şehir merkezine oldukça yakın olan sahilleri Valencia’yı çok daha çekici kılıyor. Şehre en yakın sahil yaklaşık 5 km mesafedeki Playa de las Arenas. Buradaki ana plaj gece hayatı ile de ünlü La Malvarrosa . Bir başka seçenek de Albufera National Park’ın için de bulunan El Saler. Bu iki seçenek dışında sahil boyunca birçok seçenek mevcut.




Hayatimda gordugum en buyuk muzelerden biri ama bana sorarsaniz direkt olarak akvaryum kismina gitmeniz yeterli olur derim. Eger yuk nasil kaldirirsam bacagim nasil acimaz? yada dunyadaki kokular nasil gunumuze degiserek geldi? gibi sorulari merak ediyorsaniz tabiki bilim muzesi size gore diyebilirim. Acikcasi benim cok ilgimi cekmedi.


Bilim muzesinde belki de ilgimi ceken tek sey diyebilirim bunun gibi degisik sekilli heykelleri izlerken onlar gibi davranmaya calisirken ne kadar saca gelse de evet yine de eglendim.




Bu bir buz kütlesi ve yazılana göre kutuplardaki buz ile aynıymış.
Bunun gibi birçok değişik şeyler bulabileceğiniz bilim fuarında bizde hiç bir fırsatı kaçırmayıp bütün keşiflerini kendimize oyuncak ettik.

Bilim müzesi içinde en çok eğlendiğim yer olan bu küre de değişik ünlülerin imzalarıyla yaptıkları önemli kayda değer yada bize göre önemsiz de sayılabilcek değişik ayrıntıları okudum. Beyzbolda yapılmış önemli atışların sahiplerinin duruşlarına kadar anlatan bir bölüm bile vardı.

Eğer sizde fotoğraf için çıldıranlardansanız en güzel yansımanın oluştuğu bölüm bu kısımdı ve evet tabiki milyon tane fotoğraf çekip gölge oyunuyla bunları süsledim.



Her zamanki gibi gezi ekibimde olan Sabri Kalkan ve Ezgi Biliş ile tüm fuarı talan ettikten ve milyonlarca fotoğraf çektikten sonra bizi arabada bekleyen Ceyhun Erdem in yanına gitmeye yola koyulduk :)



Ve akvaryuma giriş yaptıktan sonra gözlerime inanamadım. Çünkü burası devasa bir büyüklükte olmasının yanında çok değişik türden milyonlarca tipten balıklar, deniz canlılarına rastladım.

Hepsinin fotoğrafını çekemesem de bu bölüme girmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.














Foklar penguenler daha sayamadığım kadar çok birsürü canlı..



Denizanaları..





Balıklarla selfie yapmadan geçemedim evet...




Bir köpek balığının içi ve tabiki canlı hali.. Hangisi daha korkutucu bilemedim..



Balıkları izlerken verdiğim tepkilerden anlayabileceğiniz gibi buraya hayran kalmakla birlikte içerde yaklaşık 3 saatimi geçirdim.



Valensiyanin carsisina girip gezindikten sonra burayi gercekten sevdigime karar verdim hemen bir restuaranta girip paella yedikten sonrasinda yaz sicaginda gelen mukemmel bir esintiyle " ismini verdikleri degisik bir icecek ictik. Denemeye deger diyorum cunku gercekten ovuyorlar. Ama bana sorarsaniz okadar da begenmedim. Sutlu havuclu cevizli bir icecek.


Valensiya sokakları


VALENCİA ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Valencia Manines Havalimanında şehir merkezine ulaşım oldukça kolay. 5 numaralı metro hattıyla 3,90 € ödeyerek şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Taksi yaklaşık 20 €.
Eski şehir bölgesi tamamen yürüyerek gezilebilse de diğer bölgelere gitmek için toplu taşıma şart. En iyi seçenek hem otobüs hem de metrolarda geçerli olan Bono Travel Card. 10 kez kullanım hakkı sağlayan kart 7,20 €. Tek yön bilet 1,5 €.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder